Suda değil, sezaryen değil, tabutta doğum! 2 ülkede yaşandı: ‘Yıllardır inceliyoruz’

Posted by

Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Tıbbi açıdan bakıldığında annelerin bebeklerini dünyaya getirmesi için başvurulan normal doğum ve sezaryen doğum yöntemlerini herkes bilir. Neredeyse son 10 yıldır bu bildiklerimize alternatif olarak epidural ve suda doğum da eklenmiş durumda. Tarih boyunca da kadınlar çeşitli yöntemlerle bebeklerini dünyaya getirmiş, annenin sağlık durumuna uygun olacak bir yöntemle doğumlar gerçekleştirilmiş. Ancak tüm bunların dışında, duyanları ürkütecek bir doğum şekli de kayıtlara geçti: Tabutta doğum! Ölüm sonrası en nadir görülen olaylardan biri olarak görülen tabutta doğum vakaları duyanları şaşına çeviriyor.

Tabutta doğum yapan ilk kadının 1551 yılında İspanyol Engizisyonu tarafından yargılandıktan sonra asıldığı biliniyor. Genç kadının cesedi yaklaşık 4 saat boyunca asılı kaldı ve kadının cansız bedeninden bir anda iki bebek adeta dışarı fırladı. Tarihteki ikinci vaka 1650 yılında Emme Toplace adlı bir İngiliz kadındı. Genç kadının gömülmesinden sadece birkaç saat sonra canlı bir erkek bebek doğurduğu iddia ediliyor. Kayıtlar, çok sayıda tanığın Emme’nin mezarından ağlama sesi duymasının ardından bebeğin canlı bir şekilde mezardan çıkarıldığına işaret ediyor.

İspanya ve İngiltere’nin ardından Sibirya’da da tabutta doğumun gerçekleştiği tarih öncesi bir mezar ortaya çıkarıldı.

ARAŞTIRMACILAR TABUTTA DOĞAN BEBEKLERİ İNCELİYOR

Tabutta doğumla ilgili örnekler bu kadarla sınırlı değil. ‘Anomaliler ve Tıp Merakları (Anomalies and Curiosities of Medicine)’ adlı araştırmada başka vakalardan da bahsedildi. İlginç olan şey şu: Araştırmaya göre, tabutta doğum vakalarından bazılarının kadının gerçekten gömülmesinden önce meydana geldiği iddia ediliyor ancak öte yandan da bazı kaynaklara göre tabutta doğumun kadın öldükten çok sonra gerçekleştiği belirtiliyor.

Sibirya’da tarih öncesi dönemde tabutta doğumun gerçekleştiği bir mezar ortaya çıkarıldı.

Örneğin, 2010 yılında İtalya’nın Imola kentindeki arkeologlar, 7. veya 8. yüzyılda ölen hamile bir kadının Orta Çağ’dan kalma mezarını keşfetti. Bacaklarının arasında yatan fetüsünün kalıntılarını ortaya çıkaran arkeologlar, daha sonra annenin defnedildiği sırada zaten ölü olan fetüsün, mezardayken doğum kanalından dışarı atıldığı tespit etti. Yüzyıllar önce bile tabutta doğumlar son derece nadirdi. Uzmanlar, bunun arkeolojik kayıtlarda nadiren gözlemlendiğini ve ölüm sonrası doğumlara ilişkin yazılı kayıtların da az olduğunu söylüyor. Yine de sayısız araştırmacı yüzyıllardır bu vakaları inceliyor.

Tarihte çeşitli sebeplerle hayatını kaybetmiş kimi zaman da birileri tarafından yaşamdan koparılmış kadınlardan hamile olanlarının bebeklerini tabutta dünyaya getirmeleri durumunu uzmanlar yıllardır araştırıyor. Uzmanlara göre, hamile kadının ölümünden 48-72 saat sonra meydana gelen doğum, vücudun ölümden sonra şişmesi ve karın gazlarının birikmesiyle rahme baskı yapması sonrası meydana geliyor. Bu esnada o kadar yoğun bir baskı yaşanıyor ki fetüs vajinal açıklıktan dışarı itiliyor. Bu, ölümünden sonra bir ‘doğum’ gibi görünse de aslında fetüs genellikle bu noktada ölü oluyor.

Bir yetişkinin iskeletinin içinde cenin iskeletinin bulunduğu tabutta doğuma ait kalıntılar

GAZ CESEDİ ŞİŞİRİYOR, BEBEK DIŞARI İTİLİYOR

Peki, basınç neden bu kadar yoğunlaşıyor ve fetüs dışarı nasıl itiliyor? Yüzyıllardır var olan tabutta doğumlar nasıl yorumlanır? Tabutta doğumun nasıl ve neden gerçekleştiğini belirlemedeki belirsiz ifadelerin birçoğu hiç kimsenin bu süreci bilimsel olarak gözlemleyememiş olmasından kaynaklanıyor. Tabutta doğumların neden meydana geldiğine dair olası bir açıklama, vücudun ölümden sonra nasıl bozulduğu ve çürüdüğü ile ilgili. Tabutta doğum gerçekleşirken bağırsaktaki bakteriler hızla çoğalmaya ve yayılmaya başlar. Uzmanlara göre bu durum karbondioksit, metan ve hidrojen sülfür de dahil olmak üzere vücutta bulunan gazların miktarını artırıyor. Bu gazlar cesedin şişmesine neden oluyor ve vücut dokuları zayıfladıkça sıvılar deliklerden dışarı itiliyor. Bu gazlar aynı zamanda rahmi aşağı doğru iterek fetüsün vücuttan atılmasına da neden oluyor.

Tabutta doğum her zaman oldukça sıra dışı olsa da günümüzde çeşitli cenaze yöntemlerinin artmasıyla modern dünyada özellikle nadir olarak görülüyor. Yani bugün hamile kadınların ölümünden sonra tabutta doğumların gerçekleşmesi son derece düşük bir ihtimal.

İtalya’da bir Orta Çağ mezarında bulunan ve 2010’da ortaya çıkarılan bir tabutta doğum örneği

Her ne kadar modern dönemde tabutta ölümlerin nadiren hatta hiç görülmeyeceği düşünülse de 2005 yılında 34 yaşındaki bir kadının ölümü bu yorumu alt üst etti. 34 yaşındaki genç kadın Almanya’daki evinde aşırı dozda yasaklı madde kullanımı nedeniyle ölü bulundu. Öldüğü sırada sekiz aylık hamile olan genç kadının karnında ölen bebeğinin annesinin ölümünden sonra dünyaya geldiği tespit edildi. Bu olay tabutta doğumun modern örneği olarak yorumlandı. Üç yıl sonra yani 2008’de de Panama’da 38 yaşındaki bir kadının evinden kaybolmasının ardından, dört gün sonra vahşice öldürülmüş halde bulundu. Öldüğünde 7 aylık hamileydi ve çok geçmeden cesedinin cinayetten sonra bir noktada ölü fetüsünü dışarı attığı keşfedildi. Kaynaklarda yer alan bilgilere göre, fetüs hala plasentaya bağlıydı ve iddiaya göre plasenta vücuttan atılmamıştı.

Tarih boyunca gerçeklemiş tabutta doğum vakaları ise nadir ve trajik doğum örnekleri olarak yorumlanmaya ve araştırılmaya devam edecek gibi görünüyor.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir